12 Kasım 2009 Perşembe

Ven Ay Vaz e Lidıl Çayld #2

Gerçekten salakmışım çocukken. Hatta genel olarak çocuklara salak, deli, aptal gibi yakıştırmalar yapmak mümkün. Peki Unicef neyin savaşını veriyor ki bu aptallara yardım ederek.

Yaşlandıkça bunama belirtileri gösteren insanların bazıları hayatlarının sonlarına doğru her şeyi unutmaya başlarlar. Tepkiler yavaşlar, ilgi azalır, karar verme yetenekleri gider, kısaca beyin fonksiyonları yavaşlar hatta işlemez. Ama bu herkes için geçerli değil tabi. Peki yaş geçtikçe beyin de yavaş yavaş çöküyorsa aslında en akıllı olduğumuz yaşların çocukluk yılları olduğunu söylemek saçma mı olur? Bence çok doğru olur.

En son ne zaman ağladım, ay mı, yıl mı oldu bilmem. Ama çocukken canım ağlamak isteyince utanmadan ağlardım. Hem de çatııır çatııır ağlar boşaltırdım içimi. Şimdi kendime ağlamayı yediremiyorum. İşte böylece içe atmalar başlıyor. Kısacası çok komik bir şeye gülmemek için kendini tutmak gibi bir şey. Ağlaman gereken bir şeye ağlamalısın. Özü böyle olmalı. İşte çocuklar bunu her gün yapıyor. Aslanlarım benim, ağlayın kuruyana kadar, büyüyünce grip haricinde gözleriniz yaşlanmıyor neredeyse. Her neyse ki uzatmadan giriyorum muhabbete. Yine ben çok küçükkene;

Abimle oturma odasında Amerikan samuray adlı efect harikası, action zengini mükemmel bir film izliyorduk. Zatı kahraman, kılıçla adam öldürmeyi bırak neredeyse çoban salata yapacak eğitimi almış, kendi özel salata tarifini yapıyordu tvde. Bizde abimle Üff!.. Ohaa!.. vs… tepkiler verip adamın bu el becerisine destek oluyorduk. Filmin sonlarına doğru bizim samuray kör oldu. Daha sonra gözlerini de bağlayıp düşmanlarına döndü. Keşke onu kör etmeselerdi. Bizimki çıldırdı kaptı baba yadigarı sallamayı Allah ne verdiyse. Ağzımız açık kaldı abimle. Adam kör olunca daha bir candan sallıyordu kılıcı. Zorbalığın köküne köküne vuruyordu sallamayı. Kötülüğün kalbine adının baş harflerini kazımıştı. Akabinde bir kötü adam sahnesi ve kör samurayın sevdikleri için gerçekleştirdiği zaferi.

Gelde samuray olma. Tabii ki de olduk. Filmin castingi çıktığı anda abimle göz göze geldik. İkimizde aynı şeyi istiyorduk. Fakat o 3 yaş büyük olduğu için, bende akıllı fakat zeki olmadığım için samuray abim oldu tabi. Bende kötü adam. Annemin başörtüsünü gözüne bağlamıştı abim. Artık samuraydı gerçekten. Kılıcı yoktu ama ruhu yeterdi.

Evimiz yığma tuğladan ahşap bir evdi(büyüdüğüm evdir kendisi) Yerler tahtaydı bastığın yerler gıcırdardı. Dolayısıyla abim de sese doğru tekme tokat saldırırdı. 3 yaş küçük olan ben henüz 5 yaşındaydım. Keşke gözünü bağladıktan sonra kulaklarını da tıkasaydım. O anda anladım samurayın gizli silahını. Kulakları onu yenilmez yapmıştı. Bir anda 5 dk boyunca tekme ve tokat yiyen ben akıllandım. Aynısını bende yapabilirdim. Abime “bende samuray olucam başörtüsünü ver” dedim (demez olaydım) ve gözlerimi bağladım. Şimdi de benim filmim başlamıştı. Ayıptır söylemesi yaşıma rağmen atletiktim de yani. Salonun gıcırdayan tahtaları üzerinde bir karate filmi başlamıştı artık. Her boşa giden yumruk ve tekmemden sonra iyice hırslanıyordum. Abime bir tane de olsa yapıştırmalıydım. Kötülük kazanamazdı. Sırtımda iyiliğin yükü vardı. Ben insanlık için savaşan sevdikleri için gözlerini vermiş bir samuraydım. İyice ateşlenmiştim tekmelerim boş salonda fiuu fuyüüü diye spinler çiziyordu. Ben abimin gıcırtılarına yetişene kadar o oradan çoktan gitmiş oluyordu. Sonunda tuvalet kapısının önünde durdum ve dinlemeye başladım. Evet işe yaramıştı ses yatak odası duvarının hemen önünden gelmişti. İşte bu onun bittiği andı çünkü dakikalardır boşa tekme sallamış ve iyice deliye dönmüştüm. Bu sefer öyle bir vurmalıydım ki abim keşke kaçtığım tekmeleri yeseydim de bunu yemeseydim demeliydi. 1 sn içinde bütün bunları düşünüp uygulamaya koydum. Sesin geldiği yöne doğru koşarak zıplayıp kafa atmam ve yatak odasının duvarında biten bu maceram sadece 1 sn sürmüştü. Vurmamla ters dönmem bir olmuştu. Ahşap evimiz 2.3 şiddetinde sallanmadıysa da en az 2 vardı. Yerde acılar içinde kıvranıyordum.Abim korkudan bir kenarda durmuş sese doğru gelen annemi bekliyordu. “Gözümü Çıkarıııııııın, gözümü çıkarııııın” başörtüsünü gözümden alın demektense acil durumlarda buda iş görüyormuş demek ki. Annem yetişti hemen kahraman samurayı kucakladı ilk yardımını yaptı. Acılarım dindi zamanla ama 21 yıldır da izi alnımda bir aptallık madalyası gibi taşırım. Peki ya orda duvar değil de abim olsaydı. Aynı izi o mu taşıyacaktı acaba.

İşte çocuk böyle bir hayvandır. Sinirlenirse Allah ne verdiyse saldırır, üzülürse olan yaşını akıtmaktan çekinmez, komikse suratının alacağı ifadeye bakmadan buruşmuş yüzüyle kahkahalarını atmaktan kendini alıkoymaz. Çocukları sevmiyorum bu yüzden onlar salak biz akıllıyız. Şimdi gözüm bağlı sese doğru koşmak mı? Onun tecrübesi kafamda. O filmi de ömrüm boyunca unutamam herhalde. Samuray sevdikleri için gözünü vermişti ve kazanmıştı da. Ya ben? Adamların bağırsaklarıyla ip atlayan bu adamı örnek aldığım için İlahi adaletle yargılanmıştım. Şimdi kafamda bu suçun izlerini taşıyorum.
Ama hala merak ederim o kafa abime denk geleydi ne olurdu acep?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder